Çeşm-i bülbül (Bülbülün gözü), 18. yüzyılın sonunda III. Selimin Mevlevi dervişi Mehmet Dedeyi cam tekniklerini öğrenmek için Venedike göndermesi sonucunda ortaya çıkmış bir cam işleme sanatıdır.

Mehmet Dede opal cam tekniğini öğrendiği Venedikten dönüşte Beykozda bir atölye açmış, Dedenin Venedikten getirdiği bu tekniğin geliştirilmesiyle çeşm-i bülbül ortaya çıkmıştır. Bu değerli ürünün imalatını yaygınlaştıran kişi ise Tophane Müşiri Fethi Ahmet Paşadır.

Çeşm-i Bülbül, yaratılışında kullanılan özel camcılık teknolojisinin yanısıra, uzun işlemler ve yaratıcılık gerektiren bir üründür. Başlıca özelliği, ince ve renkli cam çubukların yüksek ısıda eriyip, su gibi olmuş camın içine yerleştirilmesidir. “Dönerek burulan” çizgiler, o cam formu biçimlendiren ustanın hünerini ve üslûbunu yansıtırlar.

Çeşm-i bülbül olarak adlandırılan ürünler arasında vazo, sürahi, şekerlik, kase ve tabak gibi formlar bulunur.